• Sağlık
  • by Barış İlerigelen
  • 19 Mayıs 2019

     

    Hasta-hekim ilişkisi karşılıklı destek, saygı ve güvene dayanır. Kültürel, toplumsal, ekonomik, teknolojik, psikolojik ve etik bir çok faktör bu karmaşık, dinamik ilişkiyi etkiler. 

    Hasta ile hekim, aynı amacı gerçekleştirmeye çalışan bir ekibi oluşturur. Amaca (hastanın iyileşmesi, sorunun çözülmesi, sağlığın korunup iyileştirilmesi gibi) ulaşmak için hasta ile hekim arasında uyumlu bir iş birliği gerekir. Bu iş birliğinde klasik bir görev dağılımı vardır; hastalar yakınmalarını dile getirirken hekimler bu yakınmaların nedenini bulup çözmeye çalışırlar ve hastalarını bu konuda bilgilendirirler. Hekimlik anamnez alma, muayene, tanı için gerekli inceleme ve girişimlerin yapılması, tanının konması ve tedavinin planlanıp uygulanması ile sınırlı tutulmamalıdır. Hastanın hastalığıyla başa çıkması için gereksinim duyacağı her türlü bilgi, beceri ve motivasyona sahip kılınacak şekilde eğitilmesi, yüreklendirilmesi, sorularının yanıtlanması, endişe ve korkularının giderilmesi, teselli edilmesi ve tedaviye katılımını sağlanması amaçlanmalıdır.

    Hasta-hekim ilişkisi hastanın hekime başvurusu ile başlar. Hastanın bu aşamadaki beklentileri ve ön yargıları ilişkinin sonraki dönemlerini de etkiler. Hasta-hekim ilişkisi hastanın hekim ile görüşmesiyle devam eder. Bu dönemde hastalar beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı konusunda bir kanaate varırken hekimler de hastayı tanıma ve sorunlarını değerlendirme şansı bulurlar. Hasta-hekim ilişkisinin son aşaması görüşme sonrası dönemdir. Hastalar bu dönemde görüşmenin nasıl geçtiği, beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı konusunda yeniden değerlendirme yaparlar. Hasta-hekim ilişkisinin kalitesi hastalar tarafından bu değerlendirme sonucuna dayanırken hekimler verdikleri hizmetin genel kalitesini dikkate alırlar. 

    Kaliteli hasta-hekim ilişkisinin önündeki en önemli sınırlama hekimlerin hastalarına ayırabildikleri zamanın giderek azalmasıdır. Bu nedenle zamanı etkin şekilde kullanmak önemlidir ve bu da başarılı bir iletişim ile mümkündür. İletişimi yönlendirmek hekimin görevidir. Hekim, mesleki bilgi ve becerisinin yanı sıra, iletişim konusunda da yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Hekimler hastalarını dinlemeye daha fazla zaman ayırmalı, hastanın soru ve endişelerini dile getirmesi için onu cesaretlendirmeli, sorularına olabildiğince açık cevaplar vermelidir. Hastalar ise yakınmalarını açık bir şekilde dile getirmeli ve iletişim sürecinde aktif bir şekilde yer almalıdır.